Anlamak ve anlatmak onu en çok heyecanlandıran şeydi bu dünyada. Anlamak için yanıp tutuşuyordu. Aşık olduğundaki hisle ayni hissi yaşıyordu, varoluşa dair her anlayış anı deneyimlediği de. Bu mümkün müydü? Anlamak mümkün müydü böyle soyut bir boşluğu? Ama yine de engel olamıyordu. Anlamak ve yine anlamak istiyordu. Çok gizem doluydu bu boşluk. Bu gizem ona hayat amacını veriyordu. Her gün bu gizem ile ilgili bir ipucu daha toplamak için yaşıyordu adeta. Yine bir sabah uyandı ve kafasındaki cevaplanılmayı bekleyen sorularla uyandı. Bu soruların arasından bir tanesi daha net bir şekilde kendisini farklı bir renge bürünerek belli etti.
“Tanımlayabilmeye çalışsaydık bunu nasıl tanımlardık” diye içinden düşündü. Sonra kendi kendine “belki de bu konu ile ilgili yazı yazmayı denemeliyim, ne de olsa yazarken insan bilmediği cevaplara ulaşıyor bazen” diye mırıldandı. Ertesi gün laptobunun kapağını açtı saat sabah üçte uyku bedeninden kaçmış ve o cevaplanamayacak sorularla laptobun içine gömülmeyi seçmişti. Gecenin sessizliğinde cevaplara ulaşmanın daha kolay olduğunu düşünüyordu. Ama hiç bir zaman tam olarak cevaplarını bulamayacağı soruları sormanın ağırlığını da hissediyordu. Bu sorulardan kaçmak istiyordu ama bu sorulardan kaçma hissini yıllar önceden bırakmıştı. Engel olamıyordu içindeki bilme arzusuna. Bilemeyeciğini bildiği şeyleri bilmek istiyordu.
“Her şeyin kaynağını tanımlamak mümkün mü?” Kafasından dökülen düşünceleri yazmaya başladı. “Bence bu pek de mümkün görünmeyen şeyi tanımlak mümkün olmalı. Çok karmaşık yerlerde cevap arama sadece yaz ve yargılama” diye ekledi. “Kaynak ne demek? Kaynak herşeyin kökü, başlangıcı, sonsuzluk, tükenmeyen. Herşeyin kaynağı belki de sadece Sevgi. Tek hem fikir olunan nokta. Sadece hissedilmesine karşı gerçekliğinin sorgusuzca kabul edilmesi. Tek gerçeklik. Mutlak gerçeklik.” “Belki de sandığım kadar karmaşık değildir” diye içinden geçerdi ve devam etti: “Dünyadaki herkesin ortak tek yönü. Herkesin ortak tek ihtiyacı. Herkesin hem fikir olabildiği tek nokta. Sevgisizlik bile Sevgi arayışından gelir. Herşeyin kaynağını Sevgi diye tanımlamak mümkün olabilir.
Varoluşu anlamlı kılan, bu anlamama halini katlanılabilir kılan, en güçlü eylem. Kendi varlığının netliği konusunda bilimin bile önüne geçmeyi başarmış tek ve en güçlü varoluşsal hal. Varlığını gösterdiğinde her engeli aşabilen, her çözümsüz olayı çözebilen, en sevgisiz anı ve tüm iyileşemeyeni bile iyileştirebilen, dünyanın ve hayatın tek anlamı. Bu kadar kaosun içinde bile varlığını sürekli gösteren ve hayata devam etmemizi sağlatan tek hal durumu Sevgi.” diye yazısını sonlandırdı.
Dünya iki tür insandan oluşur. Kendi gerçeğinden kaçıp duranlar ve kendi gerçeğinin peşine düşenler.