Bazen çok yol kat etmek gerekir, hayattaki tutkunu bulabilmek için. Çok emek, çok zaman harcanır, ama değer harcadığın zaman ve emeğe günün sonunda. Neden önemlidir kişinin kendi tutkusunu bulabilmesi? Hiç fark ettiniz mi sevdiği şeyleri yaparak günlerini geçiren insanlarla, her günün sonunu bekleyen insanlar arasındaki fark inanılmaz derecede gözle görünecek kadar ortadadır. Birinin yaşam enerjisi, performansı, konuştuğu konular, beden duruşu, gözlerindeki ışık kendisini belli ederken, günün sonunu bekleyerek hayatını geçiren kişinin gözlerindeki ışıksızlık, yaşam enerjisinin düşüklüğü, konuştuğu konuların içeriğinin boşluğu, beden duruşu vs kendisini belli eder.
Otuz yıl boyunca emek koyup bu otuz yılın sonunda tutkunu bulup, her güne can atarak bir hayat mı geçirmek yoksa hiçbir emek koymayıp ortalama 80 yılını günün sonunu bekleyerek geçirmek mi sizce daha iyi duyuluyor? Eğer tutkunu, hayat misyonunu henüz bulamamışsan, şimdi tam zamanı değil mi kendin için ayağa kalkmak? Günün sonunda kendini sahiplenirsin her gün böyle bir karar verdiğinde. Kendini sahiplenmenin kararıyla uyandığın her gün anında farklılaşmaya başlar hayat. Misyonun, tutkun senin tatminkar bir hayat sürmenin anahtarıdır. Buraya yapmak için geldiğin şeyi yapmak senin tüm yaşam enerjinin temelini oluşturur. Ya gerçekten hayatın senin için gerçekten ne anlam ifade ettiğini bulursun ya da hayatın boyunca kendinden kaçarak, kendini sahiplenmeyerek ve tatminsiz, kendinden kaçmanın getiridiği huzursuzlukta bir hayat seçersin. Seçim tamamen senin. Günün sonunda her birimiz kendi özgür iradesiyle kararlar alıyor peki ya evrensel irade diye bir şey varsa ve aslında bu evrensel iradeyi keşfedip ona teslim olursak kendi gerçekliğimiz ile hizalanmamız her an gerçekleşebilirse bunu halen daha seçmez miydik? Bu evrensel iradeye teslim olduğumuzda, ya hayatın gerçekten de kendimiz için anlamını bulmamız bir an meslesiyse?
Her şey günün sonunda seçimlerden ibaret ve anın içerisinde aldığımız kararlar, yaptığımız seçimler, yaşayacağımız hayatı belirler. Bunun sorumluluğunu almaya hazır mısın? Yoksa dışarıdaki etkenlerin kurbanı olduğun fikrine sığınıp, kendini inandırdığın güçsüzlük oyununu oynamayı mı devam edeceksin? Kendi kaderini kendin yarat ve seçimini yap.
Dünya iki tür insandan oluşur. Kendi gerçeğinden kaçıp duranlar ve kendi gerçeğinin peşine düşenler.